inanılası yalanlar



Kuzgun ayın karanlık görüntüsü, fonda bilmem hangi zamanda çekilmiş bir filmin müziği, sonra önümden geçen simsiyah bir araba camları daha siyah, içindekiler korkak büyük ihtimal. Bir kalp atışı sonra, bedenden atılan kalplerden gelen. Atma sırası kalpten bedene geçince tanrılar sığınacak yalanlar bulmak için ceplerini karıştırıyorlar. Oysa tanrıların yalanı biziz. Yalana pusu kumuş kemik ve kan oluşturur bizi. O yüzden nefes alınan her dakika yalan söyler tortulu ruhlarımız. Ne kadar çok akıtırsak o kadar temizleniriz sanırız. İnsanız, aptalız.

Açık arttırmaya çıkarılmış yalan makineleri, ayyuka çıkarılmış zaman makineleri, bir de kirlerimizden kurtulmak için icat edilmiş çamaşır makineleri, hepsi birden hiçi tamamlamak için oluşturulmuş yap-boz parçaları. Tanrının en sevdiği televizyon kanalıyız. Kumanda uzaktan. Çok kanalımız kapatılmıştır söylemek isterken doğruyu. Sonuçta biz tanrının yalanıyız.

Aya ayak basıldığına inanırız, marsta hayat olduğuna, her şeyin düzeleceğine, dilin kemiği olmadığına, aşk diye bir şeyin var olduğuna, herkesin bizi sevdiğine.yalana, yalan olan, yanlış olan, yok olan her şeye inanırız, insanız. Kendimize inanmak istememizdendir her yalana bağlanma arzumuz. İnsanız,inanırız, biz en büyük yanlışı kendimize inanarak yaparız.

Tanrının sözleriyiz. Dünyanın yaratıldığı gün dilden dökülenleriz biz. Yeryüzüne gönderilen bedensel yalanlarız. Tanrılar bu dünyaya daha en başından yalan söyledi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder