tanıdık bir hikaye

                                                                       
                                                                       taken by artemis


Kahramana ihtiyaç duyulmayan bir hikaye bu evlat. Belki kelimeler bile lüzumsuz. Rüya gibi; koku yok, görüntüler karmaşık, çoğunlukla sessiz. Zaman; anlamını bilmediğimiz bir kelime şimdi. Uyku ile uyanıklık arasında bir yerde başlar hikaye, bilinçli bir ölüm anında yani, bilince mi yoksa ölüme mi daha yakın olduğumu kestirmek inan çok güç.  Gülmekle ağlamak arasında bir farkın olmadığı bir hikaye… her şey can yakan bir komedi aslında. Kaybolmak ulaşmanın asıl amacı, labirentler kurtuluştur unutma.

Renkler deliliğin göbek adı ve eğer merak ediyorsan mavinin sekiz farklı tonu var burada. Ne gördüğünü kabullenebilmek mümkün ne de inkar edebilmek. Aklının etrafına mı yoksa kendine mi oyun oynadığını bulabilirsen yok olursun. Parlayanın güneş değil cehennem olduğunu sana kimse söylemeyecek, gerçekleri sana hiçbir zaman söylemeyecekler o yüzden sırlardan korkma. Gizem senin olan tek şeydir, gerçekler aptallar içindir evlat işte sana söyleyebileceğim tek gerçek.

Paranoya dediğin sembolizmin ikiz kardeşi ve her birimiz bir aynanın paranoyasının eseriyiz. Suret denilen aklın huzmeleri aslında ve ben her sabah aynaya baktığımda başka bir suretin köleliğine sunuyorum kendimi. Su dediğin ateşin değil balıkların azrailidir. Ne için ya da ne ile yaşarsan ölümün onun yüzünden olur. İşte bu yüzden ölüm alabildiğine güzeldir, sırf bu yüzden seni alıp götürebilen tek şeydir.

Renkler üzerime geldikçe sırayı kaçırıyorum, fonda çalan şarkı sürekli takılıp duruyor ve ilaçları hangi sırayla içtiğimin bir önemi yok artık ya da kabloları hangi sırayla kestiğimin, önce uyumak mı gerekir yoksa uyanmak mı hiçbir anlamı yok.

Yasaklı olan meyveler değil eylemlerdir ve aslında yasak olan tek şey yasakları delmektir. Bu hikayenin içinde Havva’yla Adem’in işi yok evlat. Günah denilen şey kurgusal olarak korktuğumuz bir sistem sanki, ağrılarını tam da beynine taşıyan bir dolaşım sistemi. Bir melodi ruhunu ne kadar dolaşırsa çözülmenin o kadar kolaylaştığı bir devinim içinde Chopin’le Saturnus’ü birbirinden ayırmak için gereken tüm notalar kayıp.

Bilinçli bir ölüm bu yaşadığım, tüm o kendini kaybettiği zamanlardaki Poe kadar kendimde miyim söyle bana. Tüm bu kaçırdıklarımın benim seçimim olduğunu söyle, aklımı kaçırmayı kendimin seçtiğini söyle hadi. Sana susman için anlatmadım tüm bunları ya da deneyim olsun ,sana yol göstersin diye değil. Deneyim denilen korkaklara bir hediye olarak verilen özgüvendir sadece.

Bir insanın hatırladığı ilk şey sıcak bir karanlıktır ve son hatırlayacağı. Haydi evlat daha sıcak olmadan karanlığımı getirecek cevapları ver  bana. Bu artık senin hikayen, karanlık bir sonrakinde senin için gelene kadar.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder